
Asghar Farhadi bazi elestirmenler tarafindan kendini tekrar ettigi dusuncesiyle elestiriliyor cunku bu filminde de insanlarin arasindaki iletisimsizligi, bosanmayi, ayriligi ve gecmisi unutmaya calisan insanlarin icindeki intikam alma ic gudusunu, parcalanmis aileleri ve cocuklarin nasil etkilendigini cok sade bir sekilde anlatmis. Aslinda basit bir senaryoyu, sonlara dogru parca parca gercekleri gozler onune sererek, hic muziksiz cok etkileyici bir sekilde hikayeyi kurgulamayi basarmis.
Eski kocanin kilere kaldirilan kitaplari, esyalari ve evde yapilan badana ile duvarlarin renklerinin, avizelerin falan degistirilmesiyle gecmise sunger cekme cabasini ve tiklim tiklim esyalarla dolu daginik odalar karakterlerin icinde bulundugu durumu seyirciye cok gercekci bir sekilde aktariyor. Filmde en cok cocuklara uzuldum cunku filmdeki uc cocuk da annesinden ya da babasindan ayri uvey anne ya da baba ile yasamak zorunda kaliyor. Ana karakter de (Marie) hamile ve muhtemelen o cocuk da babasindan ayri yasayacak. 4-5 yaslarindaki Fouad sordugu sorularla icimi parcaladi ve metroda babasiyla yaptigi konusma ve kuvette tirnaklarinin kesildigi sahne cok etkileyiciydi. Asghar Farhadi yine benim bogazimi dugumleyen ve kim suclu, kim masum gibisinden bir suru soruyu kendime sormama neden olan bir sonla bitirmis filmi. En iyi yabanci film dalinda Oscar'a aday olamadi bu sene bu film ama Altin Kure'ye aday, bakalim alabilecek mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder