Sayfalar

4 Ocak 2014 Cumartesi

Florida 6: South Beach'te Neler Yapılır?


South Beach, Miami sehir merkezinin dogusundaki Miami Beach isimli adanin guney kismina deniyor. Burasi kumsallariyla, gece hayatiyla, restoranlariyla unlu bir tatil kasabasi. Yapilacabilecek en guzel aktivite gun boyu sahilde kitap okumak, guneslenmek ve su sporlari yapmak. Biz de bir gunumuzu butun gun kumsalda vakit gecirmek icin ayirdik, cok da iyi yaptik. Incecik bir kum ve turkuaz bir deniz ama su biraz soguk ve dalgali oldugu icin hic yuzemedik. South Beach’te otopark ve sezlong-semsiye kiralama ucretleri cok pahali. Iki sezlong ve bir semsiye icin 60 Dolar istediler. Yollarda hep plaj semsiyesini/sandalyesini sirtinda tasiyan insanlar gormustuk simdi daha iyi anladik nedenini. South Beach'teki diger bir sorun ise otopark. Miami’ye tatile gelirken mumkunse ucretsiz otoparki olan bir yer bulmak iyi olur cunku caddelerin cogu orada yasayanlara ayrilmis durumda. Park metrelere de sinirli surede parkedilebiliyor. Bazi otellerden de 10 Dolar karsiliginda gunluk otopark bileti alinabiliyormus. Biz kaldigimiz yeri Airbnb’den ayarladigimiz icin ozellikle ucretsiz otoparki olan bir yeri tercih ettik. 

South Beach’in aslinda uc tane gezilmesi gereken ana caddesi var. Bunlardan biri sahil kenarindaki Duval Caddesi, digerleri de ona paralel olan Collins ve Washington Bulvarlari’dir. Bu caddelerde bir cok restoran, kafe, gece klubu, bar, supermarket, sanat galerisi ve magaza var. Bu caddelerin 14. Cadde ve 5. Cadde arasinda kalan bolgesine “Art Deco Bolgesi” deniyor. Art Deco Bolgesi 1920'li ve 1930'lu yillara ozgu mimari tasarim ve dekorasyona ait olan evlerin oldugu bolge anlamina geliyor. 

Bunlarin disinda Espanola Way ve Lincoln Road Mall South Beach’de gorulmesi gereken yerlerden. Lincoln Road Mall trafige kapali bir cadde uzerine kurulan alisveris merkezi. Yolun saginda solunda bir suru magaza, kitapci, sanat galerileri, restoranlar ve kafeler bulunuyor. Yolun orta kismini da restoranlarin, kafelerin masalari icin ayirmislar. Paul diye bir Fransiz pastanesinde bir gun kahvalti yaptik. Guzel tatlilari, kruvasan, kurabiye, pasta ve ekmekleri var. Istege gore yumurta ve omlet de yapiyorlar. Sabahlari epey uzun bir kuyruk oluyor burada siparis vermek icin ama kahvaltilari guzeldi. Kahveyi de orta boy bir termosta getiriyorlar. Ilk defa Porto Riko’da tadip, begendigim Flan diye bir tatli vardi ve Paul’da gorunce dayanamadim, yedim. O da gayet lezzetliydi.













Espanola Way, 14. ve 15. Caddeler ile Pensilvanya ve Washington Bulvarlari arasindaki Ispanyollardan kalma tarihi binalarin oldugu trafige kapali bir yol. Lincoln Road Mall’dan daha kisa ve daha cok restoran, bar agirlikli. Restore edilmis tarihi binalarin girisleri hep restoran olarak isletiliyor. Butun restoranlarin masalari kaldirima yayilmis durumda. Isil isil, eglenceli ve neseli bir yol burasi. Fransiz, Italyan, Meksika, Kuba restoranlari ve bir kac kafe, bar, dondurmaci ve yogurtcu falan bulunuyor. Espanalo Way’deki restoranlarin cogu biraz turist tuzagi aslinda. Bir tabak makarnaya 20-25 Dolar ya da suya falan ekstra fiyat cakabiliyorlar. Zaten Miami bolgesinde her yerde genel bir uygulama olarak %18 bahsis direk hesaba yansitiliyor. O yuzden bir yere oturmadan once mutlaka menulerine bakmak gerekiyor. 

Biz bu cadde uzerinde iki yerde yemek yedik. Biri caddenin hemen basindaki Havana 1957 isimli Kuba yemekleri yapan bir yer, digeri de Hosteria Romana isimli Italyan yemekleri yapan bir restoran. Havana 1957’de bizimle ilgilenen garson Ingilizce bilmiyordu ve surekli Ispanyolca konusmaya calisti bizimle. Suyu siparis etmek icin bir kac defa tekrar ettik. Sonrasinda gelen su soguk degildi ve suyun soguk olmagidini ve suyumuza buz istedigimizi de cok zor anlattik. Etrafimizdaki insanlar da Ispanyolca konusyordu hep. Tamam bu bolgede Ispanyolca konusan fazla ama South Beach turistik bir yer ve Espanalo Way de buranin en turistik yeri. Hic degilse buralara garson alirken biraz iki dile de hakim insanlar bulmalari gerekiyor ki ABD’de boyle kisileri bulmak cok zor degil. Neyse… Biz Enchilado de Camarones ($19.15) ve Palomilla a la Plancha ($15.50) isimli yemeklerden siparis verdik. Ilki criolla soslu karides, beyaz pirinc pilavi ve kizarmis tatli plantain (plantif) ile servis edildi. Digeri ise uzeri maydanozla ve karamelize edilmis soganlarla suslenmis Kuba biftegi, yaninda moro pilavi ve mojo soslu haslanmis yuka (yucca) ile servis edildi. Moro pilavi beyaz pirinc pilavinin haslanmis siyah fasulye ezmesiyle karistirilmasiyla yapiliyor. Rengi de patlican moruna caliyor ve cok lezzetli. Mojo soslu yuka da yumusacik ve lezzetliydi. Mojo sosu lime denilen bir cesit yesil limonun suyu ile yapilan eksi bir sos. Sanirim yukayi haslayip bu sosu uzerine dokmusler. Et biraz sert ve kuru idi. Belki bu ben tam pismis istedigim icin oyle olmustur, orta piskinlikte isteseydim belki daha sulu olabilirdi. Hos bazen tam pismis istedigim zaman bile cok lezzetli, yumusacik ve sulu olabiliyor ama onu da tutturmak cok zor meziyet sanirim. Havana 1957’de yemegin en guzel bolumu tatlinin masaya geldigi andiJ Crème Brule…Uzeri karamel sosuyla suslenmis ve yaninda kendi hazirladiklari krem santi ile servis edildi. Inanilmaz lezzetliydi. Bir daha Maimi’ye gidersem burada mutlaka tekrar yemek yiyecegim, sirf uzerine tatli yiyebilmek icin.

Yemek yedigimiz diger bir yer de bir Italyan restorani olan Hosteria Romana idi. Buranin ic dekorasyonu et, peynir ve deniz urunleri satan tarihi bir sarkuteriye benziyordu. Her yerde tuz ya da kurutma gibi yontemlerle muhafaza edilen pastirmaya benzeyen etlerden (cured meat) asiliydi. Et cesitlerini, deniz mahsullerini ve soguk meze ve salatalari soguk dolaplarin icinde sergilemisler. Ne siparis vereceginizi onceden gorerek karar vermek mumkun. Biz burada izgara karisik deniz urunleri soyledik ve salata ile servis edildi. Buyuk bir tepsi icinde ahtapot, kral karides (langostinos), kalamar, mercan ve somon baligi filetolari ve yanlarinda etleri banmak icin yag ile geldi. Tek ana yemek olarak bunu siparis verdik ama epey buyuktu ve salata ile birlikte bize fazlasiyla yetti. Deniz urunleri zaten izgarada ayri bir lezzetli oluyor ve bu da gercekten cok lezzetliydi.


Hizli fakat lezzetli bir seyler yemek istiyorsaniz mutlaka South Beach’teki 1988’den beri acik olan Fransiz bufesi La Sandwicherie’ye ugrayin derim. Burasi yol kenarinda minik bir bar gibi cunku minik bir bufenin onune bar sandalyeleri koymuslar. Sandvic, salata, smoothie, taze sikilmis meyve suyu ve tatli cesitleri var menulerinde. Smootie secenekleri gercekten cok fazla. Her cesit sebze, meyveyi menuye eklemisler, kereviz bile vardi yani gerisini siz dusunun. Sandvic siparis verecekseniz ekmek olarak secenekler fransiz ekmegi, kruvasan ve tam tahilli ekmek. Biz fransiz ekmeginde ton balikli sandvic siparis ettik. Cok fazla sandvic yiyen bir insan degilimdir ama ben bile cok begendim. Gercekten cok lezzetliydi ve fiyatlari da cok uygundu (5-9 Dolar arasinda).

Miami, gece klupleri ile meshur bir sehir ve her klubun de yuksek giris ucretleri var. Yelp’den ve Tripadvisor’dan okudugumuz yorumlara gore bu ucretler gunune, kisiye, gruptaki insan sayisina, kisinin kiyafetine yani kapidaki adamin moduna gore degisiyorJ ve duydugumuz fiyatlar 150 dolara kadar cikiyordu. Sadece giris ucreti bu ve hic bir icecek falan bu fiyata dahil degil. Genel olarak yazilanlardan anladigimiz uzere yalniz erkeklerden cok daha fazla giris ucreti istedikleri ve istedikleri ucretleri verebilecek olsaniz bile buralara girebileceginizin bir garantisi yok. Bir kac yoruma gore mesela bir kadini ayakkabisi topuklu olmadigi icin almamislar ve gitmis ayakkabi almis kendine iceriye girebilmek icinJ Komik bir kac yorum vardi hatta “koca memeli ve sifir beden degilseniz buraya giremezsiniz” diye haha… Ickilerin fiyatlari da cok fahis. En meshur gece klupleri Mansion, LIV, Nikki’s Beach Club, Mango’s Tropical, Cleveland ve Twist. Biz Mango’s Tropical ve Cleveland’a gidebildik sadece. Cleveland acik hava bir gece klubu ama muzikler beni cok acmadi. Mango’s Tropical ise genelde salsa muzikleri calan, danscilarin sahne aldigi guzel bir klup, restoran kismi da var. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder