Sayfalar

16 Ocak 2014 Perşembe

Et Atlası (Meat Atlas)

Et ya da diger hayvansal urunlerden yerken acaba bunlar bana ulasana kadar nasil asamalardan gecti ya da bunlarin uretimi ve tuketimi cevreyi ve en onemlisi sagligimizi nasil etkiliyor hic dusundunuz mu? Yillar once yumurtanin kolestrol seviyesini yukselttigi soylenir ve doktorlar tarafindan az yumurta yememiz onerilirdi. Sonra bunun yanlis oldugu ve gunde bir adet yumurta tuketiminin insan sagligi icin gerekli oldugu konusulur oldu. Su son yillarda ise et ve hayvansalgidalarin asiri tuketiminin sagligimiza ve cevremize etkileri konusuluyor. Turkiye’de cok fazla karsilasmazdim vejeteryan ya da vegan olanlarla ama ABD’de gercekten cok fazla var. Hatta son aylarda vejeteryan yasam bicimini benimsemeye baslayan kisiler taniyorum. Bazilari dini sebeplerle veteryan olurken, bazilari ise tamamen hayvan sevgileri ve saglik acisindan etkilerinden dolayi boyle bir yasam bicimini benimsiyor.

9 Ocak 2014’te Friends of the Earth International isimli Dunya’nin en acil cevresel ve sosyal sorunlari uzerine raporlar ve kampanyalar duzenleyen 79 ulkenin cevre orgutlerinin olusturdugu kurulus tarafindan Meat Atlas (Et Atlasi) isimli rapor yayinlandi. Simdiye kadar bu konuda bircok rapor, kose yazisi, makale okudum ama bunun kadar detayli ve ilgi cekici olanina rastlamadim. Bu raporda global et uretim ve tuketimini iceren sistemin su ve cevre kirliliginden cinsiyet esitsizligine, obeziteden kullanilanilan antibiyotiklerin sagligimiza etkilerine kadar hersey detaylica incelenmis.

Raporun Kapagi

Aslinda bu problemlerin cogu genel olarak gida sektorunun sorunlari ve sonuclari olarak karsimiza cikiyor. Hayvansal gida uretimi de onun bir parcasi sonucta. Son yillarda gida sektoru gercekten en ucuz hammaddelerle, kimsayal maddelerle dolu iceriklere ve ilaclara dayanir oldu. Supermarkette hangi urunu alip icerigine baksam adini soyleyemedigim renk ve tat verici, raf omrunu uzatan, urunun kivamini artiran bir suru kimyasal madde goruyorum. Kimyasal maddelerin disinda butun urunler misir surubu, seker, kanola veya soya yagi iceriyor. Bunlarin hepsi de genetigi degistirilmis organizmalar (GDO) iceren urunler.

ABD’de ve Dunya’nin bircok ulkesinde eger bir urunun uretiminde GDO’lu hammaddeler kullanilmissa sirketler urun etiketlerinde bunu belirtmek zorunda degiller. Son yillarda bununla ilgili bircok imza kampanyasi ve yurusler duzenleniyor, hatta bir cok marka boykot ediliyor ama ne yazik ki bu gida sektorunu kontrol eltinda tutan 3-4 buyuk sirket yeni yasalarin cikmamasi icin cok bastiriyor ve bir suru de bu konuda para harciyorlar. Iste sorun da bu zaten, gida sektorunun 3-4 buyuk sirketin kontrolu altinda olmasi. ABD’deki et sektoru de Cargill (%33), Tyson Foods (%33), Smithfield Foods (%13) ve Hormel Foods (%8) denilen sirketlerin elinde.

Ekonomide “economies of scale” diye bir terim vardir. Bu terime gore uretim miktari arttikca sirket daha verimli olur ve uretilen urunun birim basina dusen uretim maliyetlerini uretimi arttirarak dusurebilir. Sirketlerde uretimlerini arttirarak “economis of scale” dan yararlanabilmek ve sektorde dominant olabilmek icin sirket birlesemelerine ve sirket satin almalara dogru yonelirler. Sirket evlilikleri ve sirket satin almalari da sirketlerin karliliklarini arttirdigi icin yatirimcilar, sirket sahipleri ve hissedarlari tarafindan kazancli bir yontem olarak gorulur ama sosyal olarak sorunlari saymakla bitmez.Sektorde dominant bir kac buyk sirket oldugu icin kucuk ureticiyi piyasa sartlarina dayanamaz hale getirir, sermayenin belli bir grubun elinde toplanmasina ve gelir esitsizliginin artmasina neden olur. Iste  ABD’deki et sektorunun 4 sirketin kontrolu altinda olmasi da kendi halindeki kucuk ciftcileri, mahallemizdeki kasabi islerinden etmistir cunku supermarkete gelen hazir urunler daha ucuz oldugu icin halkin talebi o yonde gelisecektir. Bu sirketler cok fazla, hizli ve en az seviyede atikla et uretimini en dusuk maliyetle yapabilmek icin en ucuz yemi, ilaci, antibiyotigi kullanmaktan kacinmayacak ve cevreyi, kisitli kaynaklarimizi somurmekten geri durmayacaklardir. En ucuz yem GDO’lu misirdir ABD’de. Yedigimiz etin kesildigi hayvanin butun omru boyunca yedigi GDO’lu misir ve kuspesi bizim de sagligimiza etki edecektir. Asiri et tuketimiyle vucudumuza farkinda olmadan cok fazla GDO’lu organizma, ilac ve antibiyotik aliyoruz aslinda. Kontrolsuz verilen antibiyotikler, ilaclar, zirai kimyasallar yedigimiz et, yumurta ve sut ile vucudumuzu mutlaka bir sekilde etkileyecektir. Ayrica sektorun sadece birkac sirket tarafindan kontrol edilmesi daha verimli olan bazi turlerin cok fazla artmasina ve Dunya’daki biyo-cesitliligin azalmasina neden oluyormus. Ornegin ABD’deki sut danalarinin % 83’u Holstein, sigirlarin % 60’i de Angus, Hereford ya da Simmental turundenmis.

Zaten kucucuk kafeslerde ustuste yasayip (ona yasamak denirse ne yazik ki) ilaclarla, antibiyotiklerle sisirilip cok kisa surede kesilen tavuklari, civcivleri gorunce insanin dahada et yiyesi gelmiyor. Resmen hayvanlara eziyet ediliyor. Food, Inc. diye ABD'deki et uretimini anlatan bir belgesel izlemistim ve bu belgeselde sirketler roportaj yapip, goruntu almalarina izin vermedikleri icin gizli kameralarla cekimler yapip belgesele koymuslardi ve orada hayvanlarin hali gercekten cok kotuydu.

Peki bu rapora gore onerilen ne? Kesinlikle bu rapor insanlara et yememelerini soylemiyor. Fleksiteriyan (flexitarian) bir yasam tarzini oneriyor. ABD'de et tuketimi gercekten cok fazla. Kahvaltida bacon ve ham denilen jambona ya da pastirmaya benzer etlerle gune baslaniyor. Ogle yemeginde hafif! bir tavuklu salata ve aksam yemeginde ise yine et ya da tavuklu bir yemek yeniyor. Bazi insanlar gercekten bu rutinde haftada 21 ogun et yiyor :)  Fleksiteriyan yeme bicimi ise cok kolay. Tek gereken daha az et, daha cok protein icerigi yuksek sebze ve bakliyat yemek. Organik sut, yumurta ve eti tercih etmek ve hatta mumkunse cevremizdeki ciftliklerden et temin etmek. Eger organik alamiyorsak uzerinde "Certified Humane" amblemi olan urunleri tercih etmek. Certified Humane amblemi et sektorunde hayvanlarin dogumundan kesimine kadar olan sure icinde onlara "insanca" davranan ve yeterli yasam alani saglayabilen sirketlerin urunlerine veriliyor ve cok sıkı bir sekilde denetleniyor. 


Urunlerin Uzerindeki Certified Humane Logosu

ABD’de yerel ciftliklerde sebze ve et paylasimlari yapiliyor mesela bu yontem benim cok hosuma gitti. Sistem soyle isliyor: Belli bir ciftlige belli bir ucret karsiliginda uye olunuyor. Bu ciflikten haftada bir o mevsimde o ciftlikte uretilen meyve-sebze ciftlik gorevlileri tarafindan paylastirilip, evin kapisina kadar ulastiliyor. Ciftlikte eger sut, yumurta ve et te uretiliyorsa onlarda belli bir ucret karsiliginda ayda bir ya da iki haftada bir anlasmaniza gore uyeler arasinda paylastiriliyor. Boylece geleneksel yontemlerle yetistirilmis meyve-sebze ve otla beslenen dananin sutu, eti ve tavuk tuketebiliyoruz. Bu uyelik Haziran ayindan Aralik ayina kadar suruyor ve genelde uyelik ucreti cok oncesinde Ocak-Subat aylarinda odeniyor.

Ben henuz bu uyelik islemine girmedim ama ben de uzun zamandir organik yumurta, yogurt, sut ve et aliyorum. Butun meyve ve sebzeleri organik almak mumkun degil ama ABD’de farmer’s market denilen pazarlardan alisveris yapmayi tercih ediyorum. Bu pazarlarda genelde yakin yerlerdeki bahcelerde, ciftliklerde geleneksel yontemlerle uretilen urunler satiliyor. Zirai tarim ilaclari bu urunlerde kullanildigi icin cok guzel yikamakta yarar var. Et tuketimini de baya azalttim. Haftada 1 ya da 2 ogun et yemeye ve eve aldigim etlerin de organik olmasina dikkat ediyorum. Sucuk, sosis, salam, jambon gibi urunleri zaten hic tuketmiyorum. Eti az tuketmek hem de ekonomik. Herkese fleksiteriyan denilen bu yasam tarzini tavsiye ederim. 

Uzerinde her organik yazan urun  organik degil tabii ki. Organik urunlerde mutlaka "USDA (United States Department of Agriculture - ABD Tarim Bakanligi) Organic" logosu olmasi gerekiyor. Bu logo yesil ya da siyah olabilir ama ikisi arasinda hic fark yoktur. 


Ayrica meyve sebzelerin organik olmadigini anlamak icin uzerindeki PLU (price look-up) koduna bakmak gerekiyor. Eger urunde 4 haneli bir kod (ilk rakami 0 olan 5 haneli kod olarak da gorulebilir) varsa bu o urunun geleneksel yontemlerle uretildigini gosterir. 5 haneli kod 9 ile basliyorsa bu o urunun USDA sertifikali organik oldugunu fakat eger 8 ile basliyorsa urunun genetigi degistirilmis oldugunu gosterir. 

Ozet:

4 haneli kod ya da 0 ile baslayan 5 haneli PLU kod --- Geleneksel yontemlerle yetismis yani zirai tarim ilaclari uretimde kullanilmis.
5 haneli ve 8 ile basliyorsa --- GDO'lu urun
5 haneli ve 9 ile basliyorsa --- USDA Organik- Zirai tarim ilaclari kullanilmamis.


                                                                 Kaynak: https://www.royalhawaiianorchards.com/blog/

Environmental Working Group'un raporuna gore bazi meyve-sebzeler zirai tarim ilaclari yonunden "kirli" olarak nitelendirilmis ve bunlarin organik satin alinmasi onerilirken bazilari ise "temiz" olarak nitelendirilmis ve bunlarin da organik alinmasinin gereksiz oldugunu onermisler. Butun meyve sebzeleri organik almak cok zor ama ben de az cok bu listeye gore secim yapiyorum. Mesela elma alacaksam mutlaka organik olmasina dikkat ederken avokado alirken pek dikkat etmiyorum. Bu listenin fotografini cektim telefonumdan alisveris yaparken bakiyorum, cok yardimci oluyor :)

Alinan orneklere gore tarim ilaclari orani insan sagligini etkileyecek derece yuksek bulunarak kirli 12'li (Dirty Dozen) diye adlandirilan urunler: Kereviz, seftali, cilek, elma, yabanmersini, nektarin, dolmalik biber, ispanak, pazi, visne, patates, uzum, marul

Alinan orneklere gore tarim ilaclari orani insan sagligini etkilemeyecek kadar dusuk bulunarak temiz 15'li (Clean Fifteen) diye adlandirilan urunler: Sogan, avokado, ananas, mango, bezelye, asparagus, kivi, lahana, patlican, kavun, karpuz, greyfurt, tatli patates, tatli misir (kocaninda)

Bu konuda daha fazla bilgi icin "Meat Atlas" raporunu okumanizi tavsiye ederim. Ozetine de buradan ulasabilirsiniz. Hayvalara yapilan iskencelerle ilgili yazimi okumak isterseniz buraya tiklamaniz yeterli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder