Karahayit'ta
biraz hayal kirikligina ugradiktan sonra Hierapolis Antik Kenti'ne gittik.
Pamukkale Travertenleri'nde yurumek isterseniz Hierapolis Antik Kenti'nin iki giris
kapisindan birinden girmek ve giris ucretini odemek gerekiyor. Travertenleri
ucretsiz olarak uzaktan gormek ve fotograf cekmek isterseniz Pamukkale Koyu'nun
kuzeyinde bulunan yapay havuzun etrafindaki parkta gezinebilirsiniz. Travertenlerin en
ust noktasina buradan tirmanmak cok zor. Giris ucreti 20 TL. 7 yasa kadar olan
cocuklar ucretisiz girebiliyor. Ogrenci indirimi yok ancak ogrenci kartiniz
varsa 15 TL'ye bir sene boyunca kullanabileceginiz Muze Kart alip, buraya
girerken kullanabilirsiniz.
Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde yer alan
Hierapolis Antik Kenti'nin arkeoloji literatüründe “Holy City” yani Kutsal Kent
olarak adlandırılması, kentte bilinen bir çok tapınak ve diğer dinsel yapının
varlığından kaynaklanmaktadır. Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı
tartışılır. Hierapolis coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi
bölgeler arasında yer almaktadır. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios
verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis
kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürerler.
Antik kaynaklarda, kentin Hellenistik dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi
bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var
olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı biliyoruz.
Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin
kısıtlı olmasına karşın; Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ. II.
YY. başlarında kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı
Amazonlar kraliçesi Hieradan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir. Hierapolis, Roma
İmparatoru Neron dönemindeki (MS. 60) büyük depreme kadar, Hellenistik
kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı
üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen
yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Hellenistik
niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma
döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem,
MS. IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS. 80
yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan, Aziz Philip'in burada
öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis,
XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir.
Biz Karahayit tarafindaki Bati girisinden girdik antik kente. 1 Eylul olmasina ragmen hava cok sicakti. Yazin gidiliyorsa mutlaka sapka ve gunes kremi kullanmak gerekiyor. Bati girisi antik tiyatroya, muzeye, antik havuza ve
travertenlere biraz uzak. (Sanirim Dogu giris kapisindan girilince biraz
yokus ama travertenlerin uzerinden daha az yurunerek buraya ulasiliyor.) Bu giristen
yuruyerek buralara ulasmak yarim saat alir. Eger vakit varsa antik kentteki
tarihi yapilari geze geze gormek icin cok ideal ama bizim cok vaktimiz
yoktu. Cok vaktiniz yoksa veya yurumek istemiyorsaniz bu kapidan antik havuzun
onune kadar ring seferler yapan servise binebilirsiniz. Kisi basi 2TL de tek
yon icin bu servise odemeniz gerekiyor. Servisle antik
havuzun onune kadar gittik. Antik havuz cay bahcesi gibi yerle cevrilmis. Masaj
salonlari, balikla tedavi merkezleri, degerli esya birakabileceginiz kilitli
dolaplar, yemek yiyebileceginiz yerler var iceride. Antik Havuza girmek ucrete tabi. Fiyati 30 TL ve 2 saatle
sinirli. Biraz pahali ama bana gore bu cok guzel bir uygulama olmus cunku yoksa
cok kalabalik olur.
Antik caglarda kral ve kralicelerin girdigine inanilan,
içinde yer alan sutun basliklari ve mermer parcalari ile ilginc gorunume sahip
antik "Kleopatra Guzellik Havuzu"na, yerli ve
yabanci turistler ile cesitli hastaliklari sifa arayanlar yogun ilgi gosteriyor.
Hierapolis'te 692'de meydana gelen depremde agoranin mermer ve sutunlarinin termal suyun kaynagının
yanına devrilmesiyle olusan antik havuz, Pamukkale'nin
en onemli simgelerinden biri olarak kabul
ediliyor. Su sicakliginin yaz ve kis
aylarinda 36 derece olmasi, havuzdaki termal suyun
icerdigi bilesenlerin kalp rahatsizlıklari, tansiyon, romatizma, deri, goz,
felc, sinir ve damar hastaliklarin tedavisine katki sagladigina inanilmasi,
havuzun ilgi gormesine neden oluyor.
Antik havuzda biraz vakit gecirdikten sonra antik tiyatroya
gittik. Antik tiyatroya ulasmak icin antik havuzun arkasindaki yokus patikadan
yurumek gerekiyor. UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'nde bulunan Pamukkale
Hierapolis Antik Kenti'nde yer alan antik tiyatro günümüzden bin 800 yıl önce
yapılması ile dikkat çekiyor. Yapımı 150 yıl süren ve Roma tiyatrolari icinde
en guzel orneklerden biri oldugu belirtilen antik tiyatro, MS 7'nci yuzyildaki
depremde hasar gormus ancak 800 yıllık
antik tiyatro yenilenerek aslına uygun hale getirilmis. Yaklasik 12 bin kisinin icinde
bulunabildigi 50 basamaktan olusan inanilmaz bir yapi burasi. Sahne kisminda spiral yivli mermer sutunlarin
uzerlerinde istiridye kabugu seklinde motiflerle dekore edilmis nişler var. Sutunlarin
arası heykellerle suslenmiş, burada yapılan kazılar sırasında bol miktarda
heykel bulunmus. Sahne arkasındaki duvarlarda ise mermer kabartmalar yer alır. Arkada
da cok guzel bir Denizli ve Menderes Ovasi manzarasi var.
Tiyatrodan sonra travertenlere dogru
yururken solda kalan muze binasini gorduk. Bu muze binasi benim cocuklugumdan
beri var aslinda. O zaman bu muze binasi ile travertenlerin arasindaki
bosluktan yol geciyordu J Son yillardaki Pamukkale’yi kurtarma
calismalariyla bu asfalt yol kaldirildi ve yolun yerine Pamukkale travertenleri
yapildi. Muzeyi gezmek isterseniz Muze Karti’nizla ucretsiz girebilirsiniz.
Kartiniz yoksa giris ucreti 5TL. Hierapolis kentinin en büyük yapılarından biri
olan Roma Hamamı, 1984 yılından beri Hierapolis Arkeoloji Muzesi olarak hizmet
vermektedir. Muzede Hierapolis kazilarindan cıkan eserlerin yaninda
Laodikya, Colossia, Tripolis, Attuda gibi Lycos (Çürüksu) vadisi kentlerinden
gelen eserler de bulunmaktadır. Ayrıca Tunc caginin en guzel orneklerini veren
Beycesultan Hoyugu’nden elde edilen arkeolojik buluntular muzenin nemli bir bolumunu
oluşturmaktadır. Ayrıca Caria, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı
yerleşimlerden ortaya cıkarılan eserler Hierapolis Muzesi’nde toplanmış ve
sergilenmektedir. Hierapolis Hamamı’nın bolumlerinden olan uc kapalı
mekan ile dogu bitisigindeki kutuphane ve gymnasium olarak bilinen acik mekanlar
muze teshir alanları olarak duzenlenmistir. Kucuk ve buyuk bircok eserin
sergilendigi muze uc kapali mekandan olusmaktadır. Acik alanda sergilenen
eserler ise daha cok mermer ve taş eserlerdir. Bu muzenin arsivi Hierapolis
ve Laodikya kazilarından elde edilen lahitler, heykeller, mezar tasları, mimari
sutun, paye basliklari ve yazitlardan olusmaktadir.
Muzeden cikip travertenlere dogru yuruduk.
Ayakkabilarimizi elimize alip travetenlerde yurumeye devam ettik. Pamukkale
teraslari, kaplica suyu tarafindan cokeltilmis bir tortullu kayac olan
travertenden oluşur. Bu bolgede, 35 °C den 100 °C ye kadar olan sicaklik
araliklarinda 17 adet sicak su kaynaklari vardir. Termal su kaynaktan çıktıktan
sonra, 320 m uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan,
60-70 m.lik kısmi çökelmenin olduğu traverten katlarına dökülmekte ve ortalama
240-300 m. yol kat etmektedir. Kaynaktan çıkan 35.6 0C sıcaklığında, içinde
yüksek miktarda Kalsiyum Hidrokarbonat bulunan suyun havadaki oksijen ile olan
teması sırasında Karbondioksit ve Karbon monoksit uçarak kalsiyum karbonat
çökelmekte ve traverten oluşumuna sebep olmaktadır. Çökelti ilk etapta jel
halindedir. Reaksiyon kimyasal olarak; Ca(HCO3)+O2 CaCO+CO2+CO+H2O şeklindedir. Kat
kat havuzcuklarında ve kat kat seddelerinde, çökelmekte olan kalsiyum karbonat,
başlangıçta yumuşak bir jel halindedir. Zaman içinde sertleşmekte ve traverten
olmaktadır. Ancak ziyaretçiler tarafından katlar üzerinde gezilmesi ve
oynanması, henüz yumuşacık haldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine,
dağılmasına neden olmaktadır. Travertenlere termal su kontrollü olarak belirli
bir program dahilinde verilmektedir. Fazla miktarda ve uzun süre aynı yere
akıtılan su yosunlaşmaya ve dolayısıyla travertenlerde hoş olmayan kirliliğe
sebep olmaktadır. Beyazlığın oluşumunda, hava şartları, ısı kaybı, akışın
yayılımı ve süresi etkilidir. Çökelme, termal sudaki karbondioksitin havadaki
karbondioksit dengeye gelinceye kadar devam etmektedir. Yerinde yapılan analizlerde, kaynak
başındaki suyun karbondioksit miktarı ortalama 725mg/1 iken, suyun
travertenleri terk ettiğinde bu miktar 145mg/1'e düşmektedir. Keza kalsiyum
bikarbonat da benzer şekilde 1200 mg/1'den 400 mg/1'e düşmektedir. Keza Ca
576/8mg/1'e düşmektedir. Bu analiz sonucuna göre, 1lt. sudan traverten üzerine
499.9mg. CaCO 3 çökelmektedir. Bu miktar 1 1/sn. su için günde 43191g. Çökelme
demektir. Ortalama yoğunluğu 1.48g/cm 3 alan kaplar. Suyun ortalama debisi
466.21/sn. olduğuna göre 13584m2 alan beyazlatılabilecektir. Pratikte bu
şartları yerine getirmek güçtür. Ancak bu teorik yaklaşıma göre yılda 1mm.
kalınlığında 4.9km2 alan beyazlatılabilir.
Pamukkale travertenleri eskiden cok
siyahlasmisti. Termal suyun cogu otellere verildigi icin travertenlerde akacak
su kalmadigi icin Pamukkale ozelligini yitirmeye baslamisti. Eskiden terlikle
falan giriyorduk ama simdi terlikle, ayakkabi ile girmek yasak. Karahayit’ta hayal kirikligina ugramistim ama
Pamukkale gercekten gelismis ve guzellesmis. En azindan simdi daha bakimli ve
duzenli. Pamukkale koyune bir cok kucuk motel yapilmis. Hostel tarzi kalinabilecek
yerler de cok fazla. Bir iki gun burada vakit gecirmek antik kenti gezmek icin
yeter. Eger Pamukkale’ye geldiyseniz Denizli’nin meshur tandir kebabini yemeden
gitmeyin. Denizli kebabı en güzel Denizli sehir
merkezindeki Bayramyeri bölgesinde yapılmaktadır. Sabah Sakız ağacından
odunlarla yakilan tuglali firin iyice kızdıktan sonra ogleye dogru atesi alinir
ve etler fırının içine kancalarla asılıp pismeye birakilir. Denizli Kebabı kuzu etinin ön
kolundan yapılır; en lezzetli kısmı kuzunun kürek yatağının olduğu bölgedir.
Asılan etlerin altına eriyen yağları biriktirmek için bir tepsi konur. Kebabın
yanında verilen tırnak pideleri bu yağların biriktiği tepsiye banılarak usulca
yağı sızdırılır ve kebabımızın üzerine kapatılarak servis edilir. Kebap sade lezzeti ile servis edilmektedir. Yanında domates ve soğan tabaklarda ayrı olarak verilmektedir. Kebapla giden en
iyi içecek ayrandır. Denizli Kebabının
yanında isteseniz de çatal ve bıçak verilmez, elle yenir :) Kebapci Kadir veya Kebapci Enver’i tavsiye ederim.
Kebapci Kadir Bayramyeri’ndeki Babadaglilar Ishani’nin arkasindaki Vestel bayisi’nin
yanindadir. Disaridan cok hos bir yer gibi gorunmez ama mutlaka deneyin. Babadaglilar
Ishani herkes tarafindan bilinen bir yer. Kime sorsaniz soyler :)
Bu arada havlu, nevresim takimi, carsaf,
yatak ortusu gibi ev tekstili urunlerine ihtiyaciniz varsa Babadaglilar Ishani
gidebileceginiz en uygun yerdir. Havular
kilo ile satilir. Cesit cok fazla ve fiyatlar cok uygundur. Mutlaka pazarlik
yapin, mumkunse bir kac yeri gezip fiyat almadan ilk girdiginiz yerden satin
almayin. Genelde butun dukkanlarda ayni seyi farkli fiyatlara bulabilirsiniz.
Kaynak: Denizli Il Kultur ve Turizm
Mudurlugu
http://en.wikipedia.org/wiki/Pamukkale_University
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder