Sayfalar

15 Nisan 2013 Pazartesi

Porto Riko - 3: El Morro Kalesi, San Cristobal Kalesi ve Eski San Juan

Ertesi gun erkenden kalkip San Juan’a dogru yola ciktik.  San Juan, 1521 yilinda Ispanya Imparatorlugu’nun atadigi ilk vali Juan Ponce de León tarafindan kurulmus. Porto Riko’nun baskentidir. ABD topraklarindaki en eski sehirdir. St. Augustine, Florida ise anakaradaki en eski sehirmis. Sehir eski San Juan, Condado ve Isla  Verde denilen otellerin oldugu bolgeler ve Río Piedras, Hato Rey, Puerta de Tierra, and Santurce denen diger dis mahallelerden olusur. San Juan limani New York limanindan sonra en yogun limandir. San Juan, Porto Riko’nun finans merkezidir. Bir cok sirketin genel merkezlerinin bulundugu bir bolgedir.

Eski San Juan’a ulastigimizda 25 nolu Calle Recinto Sur isimli yol uzerindeki katli otoparka parkettik. Otopark cok pahali degil biz 7 saat icin $6 civari bir odeme yaptik. 492 yaşındaki Eski San Juan kale surlariyla cevrilmis bir bolge. Turkiye’deki bazi sehirlerin surici ve ya kaleici gibi bolgelerine benziyor bu acidan. Iki tane kale var sehirde: San Felipe del Morro (Castillo San Felipe del Morro) kalesi ve San Cristobal Kalesi. Iki kale icin ayri bilet alsaydik her biri icin $3 odeyecektik fakat ikisi icin birlikte bilet alinca $5’a iki kaleyi de gezebildik ve aldigimiz biletler 7 gun gecerliydi. Tekrar kaleye gelmedik ama sehir merkezinde fazla zaman gecirenler icin guzel bir firsat olabilir.

Biz San Cristobal Kalesi’ne gittik once. San Cristobal Kalesi’yle ilgili bilgiler soyle: Bu kale Eski San Juan denilen bolgeyi karadan gelebilecek tehlikelerden korumak icin yapilmistir. Eski San Juan’in uzerinde bulundugu yarim adaya karadan giris ancak bu kalenin iki kanatli buyuk kapisindan mumkunmus o zamanlar. Kalenin surlari da sehri cepecevre sariyor. Kale yarim adanin en kuzey dogu ucunda bulunmaktadir. 1634 yilinda yapimina baslanmis ve 1783 yilinda tamamlanmis. 1898 yilinda kale Amerika ordusunun yonetimine gecmis. 1961  yilinda Amerikan ordusu kaleyi bosaltmis ve milli park statusunde muzeye cevrilmesine karar verilmis. 1983 yilinda da Birlesmis Milletler tarafindan Dunya Mirasi listesine alinmis.

Kaleden cok guzel bir Atlantik Okyanusu, El Morro Kalesi, La Perla Mahallesi ve cruise gemilerin yanastigi liman manzarasi var. Ruzgar en ust noktalarda epey siddetli hissediliyor ve insani hic terletmiyor. Buyuk avlulardan ve yesillik alanlardan olusan kalenin 2 adet ana meydana cikan tuneli var. Birisi en alt kattan meydana, digeri ise en ust kattan meydana baglaniyor. En ust kattan meydana cikan tunelde esirlerin tutuldugu odalar bulunmakta. Bu odalardan birinde duvarlarda gemi resimleri bulunuyor. 1.5 saat kadar bir sure bu kaleyi gezmek icin yeterli. Cikis arka taraftaki buyuk kapidan yapiliyor. Cikinca biranda kendimizi Eski San Juan’in daracik sokaklarinda bulduk.

Karnimiz aciktigi icin El Morro Kalesi’ne gitmeden once otelden bize onerilen restaurantlardan birini denemeye karar verdik - El Jibarito Restaurant. El Jibarito genelde turistlerin gittigi bir yer gibiydi. Icerisi tamamen doluydu ama 10 dk icinde bizi bir yere oturttular. Ilk defa Porto Riko yemekleri deneyecegimiz icin cok heyecanliydik. Porto Riko’lu bir kac kisiden aldigimiz tavsiye ile Mofongo yemeye karar verdik. Mofongo zaten cogu ana yemekle birlikte gelen bir yemekmis.  Mofongonun bir kac cesidi vardi. Yucca isimli kok sebzeden yapilan, sari ya da yesil plantain adi verilen bir cesit muzdan yapilan ve bir de karisik olarak yapilan. Kisaca mofongo bu sebzelerin kizartilip sarimsakla pure haline getirilip ezilmesiyle yapiliyormus. Bazen icine kup kup dogranmis domuz eti de ekleniyormus. Ben en cok yucca ile yapilanini sevdim. Tadi aslinda patates puresine benziyor. Mofongonun disinda ana yemegin yaninda kizarmis muz (sweet plantain), normal patates kizartmasi ya da Meksika pirinci opsiyonlari da var. Ilk gidisimizde dana eti kapama (beef stew) ve etek biftek (beef skirt) yedik. Dana eti tabakta ayri bi kasenin icinde geldi ve yaninda mofongo ve salata ile servis edildi.  Etek biftek ise  yesil plaintain mofongosuyla ve salata ile servis edildi. Bu ana yemekler $10 civarindaydi ve cok lezzetliydiler.  Yaninda da Porto Riko birasi olan Magna ve Medalla Light ictik. Biralar ise 5’er dolar. Servis biraz yavasti ama yemeklerin lezzeti keyfimizi bozamadi. Zaten sonra anladik ki servisin yavas olmasi Porto Riko’ya has birsey :) Bu adada herkes biraz yavas. Verdigimiz siparisler de birkac kere yanlis geldi. Mesela bir kere margarita istedim ama yerine mojito geldi. Bir baska sefer ise ton balikli salata istedim ama salatam ton baliksiz geldi :) Havanin surekli sicak olmasindan sanirim herkes biraz leyla bu adada.  Sira tatlilara geldi tabi. Krem bruleye benzeyen flan dedikleri tatlidan siparis verdik. Krem bruleye cok benziyordu. Zaten benim en sevdigim tatlilardan biridir. Porto Riko’da gecirdigim 1 hafta boyunca baya yedim. Hatta pastane tarzi yerlerde fiyatlari cok daha uygun. San Juan’a bir daha gidersem El Jibarito’ya tekrar geliriz diyerek bu restauranttan ciktik.

Del Valle Bulvari’nda (Bulevar del Valle) yuruyerek El Morro Kalesi’ne ulastik. Bu yolda yururken sag tarafta sehir surlari, La Perla Mahallesi, Atlantik Okyanusu ve Santa Maria Magdalena de Pazzis mezarligi, sol tarafta ise Eski San Juan’in rengarenk boyanmis, 2-3 katli, Ispanyol mimarisine hakim yan yana dizilmis evleri bulunuyor. Fotograf cekmek icin cok guzel bir cadde.  Iki kale birbirine cok yakin. Del Valle Bulvari’ndan 20 dakika kadar suruyor.


La Perla
Fotograf: Sol tarafta Eski San Juan'in renkli evleri ve Del Valle Bulvari gorunuyor.  Sag taraftaki Atlantik Okyanusu kiyisindaki evler La Perla Mahallesi'ni olusturuyor. La Perla'nin hemen ilerisindeki kirmizi kubbeli yapi ve beyaz yapilar ise Santa Maria Magdalena de Pazzis mezarligina ait. Sehrin surlari ise fotografin en arka noktasindaki El Morro Kalesi'ne kadar uzaniyor.

La Perla Mahallesi sehirdeki yoksul bolgelerden biriymis. Kolelerin ve evsizlerin yasadigi bu bolgeye 19. yy.’da kesimhaneler kurulmus. Daha sonra kesimhanelerde calisanlar buralarda evler acmislar. Suc oraninin cok yuksek oldugu bir bolgeymis simdilerde. Uyusturucu ticareti gibi olaylarin dondugu bu Atlantik Okyanusu kenarindaki kucuk mahalleye yukaridaki ana yoldan (Bulevar del Valle) bakmakla yetindik. Fotograf cekmek icin dar sokaklarina girmeye cekindik cunku bazi internet sitelerinde buraya kamerayla girmenin tehlikeli oldugu falan yaziyordu.  Ne kadar dogrudur bilmiyorum. La Perla Mahallesi’nin hemen bitimindeyse kalenin hemen yaninda Santa María Magdalena de Pazzis mezarligi bulunuyor. 1863 yilinda acilan bu mezarliga San Juan’in yerlisi olan onemli kisiler gomuluyormus. 


La Perla
Fotograf: La Perla'nin arkada San Juan'in Ispanyol mimarisine hakim evleriyle birlikte havadan goruntusu.

Santa Maria Magdalena de Pazzis Mezarligi

Ve sonunda El Morro Kalesi’ne ulastik. El Morro Kalesi’yle ilgili bilgiler ise soyle: Eski San Juan’in uzerinde bulundugu yarim adanin en kuzey bati ucunda bulunmaktadir. 16. yy’da sehri denizden gelecek tehlikelerden korumak icin yapilmis. Boylelikle San Juan korfezini kontrol altina alarak Ispanyol kolonisi olan San Juan limanini kontrol altina almislar. Kalenin yapimina 1539 yilinda Ispanya Krali 5. Charles tarafindan baslanmis. Deniz seviyesinden yukarida 6 kati bulunmaktadir. 280.000 m2 alana sahiptir. Uzun yıllar İspanyol askerleri ve ailelerinin konaklaması icin hizmet vermis. Bin kisilik barindirabilen yapinin ortasında cok buyuk bir avlu var. Kemerli, balkonlu, genis kapıları olan cok sayıda oda bu avluya bakıyor. Cogu oda bos. Bazi odalar kitapci ya da o donemden kalma yatak, esya, kiyafet gibi seylerin sergilenmesi icin kullaniliyor. Kalenin 6. katina 1843 yilinda deniz feneri yapilmis. 1898 yilinda Amerika’nin yaptigi bomba atisinda hasar alan fener 1908 yilinda Amerika askerleri tarafindan simdiki fenerle degistirilmis.  1898 yilinda kale Amerika yonetimine gecmis.  Amerika yonetimindeyken kalenin onundeki yesil alan golf alani olarak kullanilmis.  Amerika 1. Dunya Savasi’ndaki ilk atisini 1915’te bu kaleden yapmis. El Morro Kalesi’nde 3 tane bayrak dalganiyordu. Biri Porto Riko bayragi, digeri Amerika bayragi, 3. ise o zamanlar Ispanya ordusu tarafindan kullanilan bayrak  (Cross of Burgundy). 1961  yilinda Amerikan ordusu kaleyi bosaltmis ve milli park statusunde muzeye cevrilmesine karar verilmis. 1983 yilinda da Birlesmis Milletler tarafindan Dunya Mirasi listesine alinmis. Bu kale digerine gore cok daha buyuk. 2 saat kadar surdu bu kaleyi gezmemiz.


El Morro Kalesi Girisi

El Morro Kalesi

El Morro Kalesi'ndeki Bayraklar

     
 El Morro Kalesi’nden cikinca epey yorulmustuk ama yinede kendimizi Eski San Juan’in daracik sokaklarina attik. Meydanlarinda dinlendik iceceklerimizi yudumladik. İspanyol mimarisinin hakim olduğu çok renkli koloni doneminden kalma yapilarla bezenmiş halde. Şehirde 16. ve 17. yuzyila ait 400 adet Ispanyol somurge binasi bulunmaktadir. Bugun bunlarin hepsi restore edilerek San Juan’in günlük yaşamında devreye sokulmus. Yapilarin hepsi farklı renklerle boyanmış – mavi, yesil, sari, kirmizi vs. Buyuk cogunlugu iki katlı, balkonlu ve ayni tarz lambalarla bezenmis durumda. Bu binalarin cogu kullanilmiyor gibi gorunuyor. Bazilari restaurant, café, bar ya da hediyelik esyalar satan dukkanlar olarak isletiliyor. Binalarda ahşap ve demir işlemeler de hemen goze çarpıyor. Bazılarının balkonu çiçeklerle süslenmiş. Daracik arnavut kaldirimi sokaklar iki kenarinda uzanan bu renkli binalarla insana hepsinden yuruyerek gecme istegi veriyor. Yollar dar oldugu icin trafik her sokakta tek yöne çalışıyor. Park yeri sorunu nedeniyle araçlar sokaklarin bir kaldirimini isgal etmis. Arabalarin arasinda da sicakta miskin miskin yatan kediler var.


Eski San Juan’i gezmek icin arabaya gerek yok. Biz yuruyerek bu yedi bloktan olusan Eski San Juan bolgesini gezdik. Yorulduk ama degdi gercekten. Aksam yemegi icin yine otel tarafindan onerilen, arabayi parkettigimiz otoparkin tam karsisindaki Mojito’s Restaurant’a gittik. Kaldirimdaki masalardan birine oturduk. Yemeklerden pek memnun kalmadik. Yesil plantain corbasi ve izgara somon baligi siparis verdik. Corbayi pek begenmedim. Yesil koyu renkli bir corbaydi ve tadi, kokusu bana agir geldi. Izgara somon ise aslinda izgara degil kizartma olarak geldi. Fazla yagliydi. Yaninda da mofongo vardi. Bir tek o iyiydi iclerinde. Servis ise berbatti. Disaridaki butun masalara sadece bir garson baktigi icin hersey cok uzun surdu. Kredi kartimin gelmesi icin belki 15 dk bekledik. Mojito’s Restaurant’in yaninda bir Turk Restaurant’i vardi – Istanbul Grill. Tripadvisor’da yorumlar da fena degildi. Oraya girsek Mojito’s Restaurant’ta yedigimiz yemeklerden daha guzel seyler yerdik ama ben her zaman gittigim yerlerin yerel yemeklerini denemeyi tercih edenlerdenim. Porto Riko’da da Turk yemekleri yapan restaurant olmasi beni biraz sasirtti. Dahasi Porto Riko’da da bir suru Turk turistle karsilastik. Buna da alissam iyi olacak :)  Amerika’ya ilk geldigim yillarda Turk’lerle karilasinca hem sasisirirdim hem de hemen gidip konusma istegi olurdu bende ama artik Turk gormeye ve ara ara Turkce birseyler duymaya alistim.

Porto Riko’nun Eski San Juan bolgesi disindaki her yer ABD’deki gibi. Ayni sekilde zincir magazalar ve restaurantlarla dolu. Kisacasi ABD’de gordugumuz butun magazalar (Walmart, Costco, TJ Max, Marshalls, Burger King, Mc Donalds vs) Porto Riko’da da var. San Juan sehir merkezi disinda yurumek mumkun degil.  Eski San Juan daracik sokaklari ve kaldirimda masalari olan kafeleriyle daha cok Avrupa’daki sehirlere benziyor. O yuzden cok yorulduk ama cok keyifli de bir gun gecirdik. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder